Hayatımda
verdiğim en doğru kararlardan biri öğretmen olmaktı. Ancak eğer çocuklarla
çalışıyorsanız bazen işinize tahammül etmek çok zor olabiliyor. Ben en
tahammülsüz zamanlarımda kendime sürekli şunu hatırlatıyorum: “Onlar daha çocuk!
Onlar sadece çocuk!”
Aslında
onlar “sadece çocuk”tan çok fazlası. Biz farkında değiliz o kadar.
Onlar her
şeyin farkındalar. Algıları dış dünyaya fazlasıyla açık. Çok mutsuz olduğum ama
bunu bütün yetişkinlerden başarıyla sakladığım günlerden birinde minik
çocuklarımdan biri sebepsiz yere gelip bana uzun uzun sarıldı. Sebebini
sordum hemen -yetişkin kimliğinden sıyrılmak her zaman kolay değil- “Hayırdır”
dedim, “Niye sarılıyorsun bana şimdi?”
“Biraz
mutsuz görünüyorsunuz da…” dedi. O kadar kolay işte! Ne kadar mutsuz olursan
ol, biri sana sarılırsa geçmeli. Üstelik birinin mutsuz olduğunu fark etmek hiç
de zor değil.
Cevap
beklemediğim sorular soruyorum bazen. Bana cevap verdiklerinde sorularımın ne
kadar anlamsız olduğunu fark ediyorum. Kavga edip birbirini şikâyet etmeye gelmiş
5 oğlan çocuğuna soruyorum: “Oğlum, birbirinize niçin vuruyorsunuz?”
Cevabı çok
basitmiş, ben görememişim: “ Oyun oynuyorduk, birden oyun gerçeğe dönüştü.” Hayat aslında çok da karmaşık değil, onu bu hâle getiren bizim basit cevapları göremememiz.
Cevap
beklediğim sorular da soruyorum. Ben doğru soruları soruyorum diye beklediğim
cevaplar gelmek zorunda değilmiş her zaman, öğreniyorum.
“İçinizde
dansla ya da müzikle ilgilenen var mı?”
“Ben bale
kursuna gidiyorum.”
“Ben piyano
çalıyorum.”
“Ben de dans
ediyom. Evde müziğin sesini açıyoz, çok güzel dans ediyom. Böyle böyle
hareketler yapıyom, ben de çok güzel dans ediyom.”
Herkes
yönlendirilmiş etkinlikler yapmak zorunda değil, evde müziği açıp dilediğimiz
gibi dans edebiliriz, bu da gayet hoş bir seçenek, dedim ya, öğreniyorum.
Etrafınızda
sürekli çocuklar varsa gürültülerine alışmak zor olabilir. Ağlamalarına,
sürekli konuşmalarına, kurallara uymamalarına kızabilirsiniz. Ama bir çocuğun
size hissettirebileceklerinin tadını altıktan sonra hepsini kabul edersiniz. “Onlar
daha çocuk” dersiniz “Onlar sadece çocuk!”
Ne
giyerseniz giyin size şık olduğunuzu söyleyen çocuklar, makyajınız varmış
yokmuş umursamadan güzel olduğunuzu düşünen çocuklar, siz hasta oldunuz diye
üzülüp gözleri dolan çocuklar, size sarılıp “Saçlarınız ne güzel kokuyor, sanki
annem gibi.” diyen çocuklar…
Onlar sadece
çocuk mu demiştim?